Strateji Inovasyonu

Strateji Inovasyonu
Strateji bir takım oyunudur

29 Nis 2014

Lokasyon bağlantılı müzik ve Holladay Kardeşleri Gezi Parkı için birşeyler yapmaya ikna etme rüyası!



Ryan ve Hayes Holladay Kardeşler, müzik ve GPS teknolojini biraraya getirerek yeni bir müzik ve mekan deneyimı sunuyorlar. Müziği, bildiğimiz, CD’lerin, MP3/4’lerin veya konser salonlarının dışına çıkartarak, mekanlara nakış gibi işlenmiş melodiler olarak besteliyorlar ve dinletiyorlar. Ancak, müziklerini dinlemenin tek ama tek yolu, bestenin ait olduğu park veya patikada bulunmak ve notalar ile adımlamak. İlk denemelerini Central Park da yaptılar ve şimdi de Pasifik Sahilindeki 1 no'lu otobanı notalar ile dekore edecekler.
Müzik, her insanı farklı duygular ile yakalar ve içine çeker. Ortak bir beğeni sonuçtur ama, deneyim bireysel damak tadına göre farklılaşır. Anılar ile eşleştiğinde ise, hafızalara kazınır.

Notalar ile gerçek bir yolculuğa çıktığınızı düşleyin. Cep telefonunuza yüklediğiniz aplikasyonunuz, GEZİ PARKI'nın girişine vardığınızı GPS yardımı ile saptıyor ve hoşgeldin melodisi ile sizi karşılıyor. Yüremeye devam ediyorsunuz ve ilk baltanın gökyüzüne yükseldiği noktada, GPS’iniz ve telefonunuz, kulaklarınıza gökyüzünden onurlu bir direniş melodisinın dökülmesini başlatıyor. Çadırların yakıldığı noktaya vardığınızda; dayanışmanın yanık türküsünü, daha sonra doğanın onuru adına, kucaklaşan yüreklerin senfonisini dinliyorsunuz. GEZİ PARKI'nı terkederken, sizi “birbirimizi hiç unutmayacağız” aryası yolcu ediyor.
İşte size bir müzik deneyim inovasyonu. Müzik ve mekana dayalı yeni bir deneyim ve değer teklifi. Müzik, mekan, teknoloji ve insana ait notalar; yeni bir eksende biraraya gelerek, belki de digital teknolojinin, telif haklarını hızla ortadan kaldırdığı günümüzde, paylaşılacak müzik yerine, yaşanacak ve kopyalanamayacak bir müzik üretiyor.
Holladay kardeşler yaptıklarına “Mekanın farkında olan Müzik - location-Aware Music” adını vermişler. Aşağıda linkini paylaştığım videoda, Ryan Holladay, neden ve nasıl yaptıklarını anlatıyor. Ben ise, Holladay Kardeşleri nasıl ikna edebilir ve GEZİ PARKI’nı, benzeri bir deneyimin yaşanabileceği melodiler ile donatabiliriz diye düşünüyorum veya düşlüyorum. Bana en azından düşlerimde eşlik eder misiniz?

http://on.ted.com/Holladay

24 Nis 2014

Değişim nasıl başlar ve Yeni, yaşamımızın bir parçası nasıl olur? Alev’den, çakmak taşı mı, yoksa kıvılcım mı sorumludur?


Değişim, Lider ve ilk destekçilerin ortak başarısıdır.


Inovasyon / yenilikci her düşünce veya ürün benzer bir gelişim izler. Varolanı geçersiz kılan ve yepyeni bir deneyim öneren her yaklaşım, yayılma eşiklerini, kabul görme düzeyine bağlı olarak atlar. Yeni olanı, ilklerden biri olarak kabüllenmek ve desteklemek, yeniliğin sahibi kadar yenilikçi ve yürekli olmayı gerektirir.


Everett M. Rogers, “İnovasyonun Yayılımı” kitabında, (Diffusion of Innovations-1962) yeniliğin kabul aşamalarında yer alan insanları, “yenilikçiler, erken uyum sağlayanlar, öncü çoğunluk, sonraki çoğunluk ve arkadan gelenler” olarak gruplandırmış ve istatistiksel olarak oranlamıştır. Maloney ise, %16 düzeyini, taşma noktası olarak tanımlamış ve bu noktadan sonra, sosyal kabullenmenin artık bir toplumsal gerçeklik noktasına dönüştüğünü ve geniş kitleler tarafından desteklenecek aşamanın oluştuğuna dikkati çekmiştir.



Mevcut olanı yerle bir edecek  her yıkıcı yenilik (disruptive innovation), sahibi kadar, ilk destekçileri sayesinde başarıya ulaşır. Yeniliğe öncü olmak, yeniliği ortaya koyan kadar yürekli ve yenilikçi olmayı gerektir. Liderler, kendilerine ilk desteği sunan taraftarları sayesinde başarıya yol alırlar. İlk destekçiler, taşma noktasına (tipping point) kadar olan tutunma mücadelesinin gerçek kahramanlarıdır. Lider, çakmak taşı ise; ilk destekçiler kıvılcımdır ve çıkan alevin onuruna, eşit düzeyde ortakdırlar. Şirketler ve sosyal gruplar, liderlerinin değişim rüzgarlarına yelken olan destekçiler sayesinde yenilenme mücadelesini başarabilirler. Liderler ise; ilk desteği sunan ortaklarının çokluğu ve destekleri olmaksızın, Don Kişot’un ötesine geçemezler.
 
Aşağıda ilgili linki paylaştığım video, gözü kara bir öncünün başlattığı, ama 2-3 ilk destekçisi sayesinde bir çok insanın katılımının sağlandığı, 3 dakikalık gerçek değişim örneğini içeriyor. Dilerim, sizin yeniliğin yayılımı sürecindeki tutumunuza katkı sağlar.  

 

20 Nis 2014

BIG DATA – Yeni bir karar destek aracı mı, yoksa yeni bir gelir kaynağı mı?


Hergün, yaklaşık 3 kentilyon byte veri üretmekteyiz. Bu hız ve miktarı bir başka şekilde ifade etmek gerekirse; Dünya’da mevcut olan verininin %90’nını son iki yıl içinde üretmiş bulunmaktayız.

Internet’de ayak izi bırakmaksızın yol almak mümkün değil. Her gönderdiğimiz mesaj, sosyal network’lerde yaptığımız her yorum veya beğeni, her telefon çağrımız, bankalarda yapılan tüm işlemler veya internetde yaptığınız alışverişler, BIGDATA olarak isimlendirilen VERİ OKYANUSU’na akan nehirleri, dereleri veya düşen yağmur damlalarını oluşturuyor.

BIGDATA, bir pazarlama ve karar destek unsuru olarak; pazarlamacılar için, heyecan verici ve tüketicisini sınırsız düzeyde tanıma firsatları içeriyor. Stratejistler için, geleceğe ilişkin daha doğru öngörümlerde bulanabilme ve varsayımlar üretme şansı sunuyor. Finasmancılar için daha etkin risk, kaynak ve hız yönetimi olanakları yaratıyor. Ama nasıl?

BIGDATA, her inovasyon sürecini tanımlamakta kullandığımız S Eğrisinin henüz başlangıç aşamasında. IBM başta olmak üzere, önemli IT hizmet kuruluşları, şimdiden milyarlarca dolarlık yatırımı, depolama, analiz ve kullanılabilir bilgi üretme süreçlerine harcamış bulunuyorlar ve en az 100 katını önümüzdeki 5 yıl içinde harcamaya devam edecekler.

Internetde tüketici davranışlarına ve tercihlerine yönelik bilgi hizmeti sunan şirketlerin yıllık cirolarının, US$ 10 milyar düzeyine şimdiden ulaşmış olduğu tahmin ediliyor. Bir dönem yakın çalışma firsatı elde ettiğim Gian Fulgoni ve Magid Abrahan (IRI Chairman, CEO) tarafından kurulan comScore, 2013 yılını US$ 286,860 milyon ciro ile tamamladı. (Kaynak: ComScore-Annual Report 2013)

BIGDATA, yeni bir bilgi kaynağı mı, yoksa internet ekonomisinin yarattığı yeni bir gelir fırsatı mı? Bu derin ve koskoca VERİ OKYANUSUNU, Türk girişimcileri, karar süreçlerinde nasıl kullanarak operasyonlarına etkinlik ve kar sağlayacaklar veya nasıl farklı bir gelir yaratma modeline dönüştürecekler.

Siz, bu VERİ OKYANUSU’nun neresindesi niz? Güzel bir manzara gibi seyrediyor? Henüz nasıl yüzeceğinizi bilmediğinizden, ayaklarınızı ıslatacak kadar kenarında dolaşıyor? Yada derinlik sarhoşluğuna kapılmadan güçlü kulaçlar atarak bilgiye doğru yüzmenin keyfine mi hazırlanıyorsunuz? Konumunuz ne olursa olsun, öğrenmeye ve düşünmeye başlamak gerekiyor. BIGDATA'nın, “Sonraki Büyük Şey (next big thing)” olmadığını düşünüyorum, ama “Sonraki Büyük Şeyin” doğuşundan sorumlu olacağından eminim.

Aşağıdaki infografikler, bahsettiğim büyüklük ve fırsatlar hakkında bazi ipuçları sunuyor.

 

 

 

Bestenizin çalınması için 50 yıl bekleyebilir misiniz? Üstelik "Oscar" ödülünüz, "Sir" unvanınız ve dünya sinemasının en saygın kişilerinden biri olmanıza rağmen.


Dünyanın saygın kemanist müzisyenlerinden olan ve vals müziğini en iyi yorumlayan Johann Strauss Orkestrası’nın şefi olan André Rieu’nun telefonu bir gün yine çalar ve karşısındaki kişi, “lütfen benim eserimi çalarmısınız” ricasında bulunur. André Rieu’nun sık sık karşılaştığı bir durumdur ama bu kez arayan kişi çok faklıdır. Oscar” ile ödüllendirilmiş, Kraliçe tarafından “Sir” unvanı ile onurlandırılmış ve “Hollywood” un en saygın aktörlerinden biridir ve 50 yıl önce besteleğim valsimi, sizin çalmanızı istiyorum” der.

Arayan kişi, Sir Anthony Hopkins dir ve André Rieu, onun müzik ile ilişkisi hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Hangimiz biliyorduk?

Lütfen bağlantısını verdiğim (http://vimeo.com/56886188) video’yu, bestesinin çalınması için tüm ünvan, saygınlık ve sinema başarısına karşın, 50 yıl beklemeyi göze alabilen ve eserinin çalınmasını heyecanla izleyen Anthony Hopkins’in gerçek sanatçı kimliğine ve muhteşem valsine tanık olmak için izleyin.
 
 
 

10 Nis 2014

Sosyal Medya Devrimi ve Clay Shirky ile "Back to the Future"

 
http://www.ted.com/talks/clay_shirky_how_cellphones_twitter_facebook_can_make_history


Clay Shirky, bir sosyal medya teorisyeni olarak, internetin ekonomik ve sosyal yansımaları konusunda uzman bir yazar ve eğitmen. Özelikle, Devrim, toplumun yeni gereçlere uyum sağlaması ile değil, toplumun (gereçlerin önerdiği) yeni davranış ve tutumlara uyum sağlaması sonucu gerçekleşir" (Revolution doesn’t happen when society adopts new technologies. It happens when society adopts new behaviours) tanımı ile internet ve sosyal medya'nın gelecek potansiyelini ve gücüne çok doğru bir şekilde ifade etmiştir.

Clay Shirky, 2009 Haziran ayında, TED kapsamında " Sosyal medya nasıl tarih yazabilir-How social media can make history" başlıklı bir konuşma yaptı. Türkçe altyazılı olarak yukarıda paylaştığım 15 dakikalık video’yu ısrarla izlemenizi öneriyorum. 2009 yılı koşullarında (5 yıl önce) ve özellikle Çin'in twitter'a yönelik sansürünü işlediği ve Sosyal Medya Devrimini anlattığı konuşması; tarih tekerleğinin, zaman zaman tersine döndürülmeye çalışılmasının sonuçları ilişkin, etkili bir örnek oluşturacağına inanıyorum. Clay Shirky’nin açılışta aktardığım sözünü, farklı bir şekilde ifade etmek gerekirse; Devrimsel bir yeniliği; toplum tarafından davranışsal olarak kabul görmeden önce durdurabilirsiniz veya geciktirebilirsiniz. Çünkü, teknolojik bir devrim sonuçları görülmeksizin insan yaşamının bir parçası olamaz. Ancak, toplumsal bir davranışa dönüşen hiç bir yeniliğin önüne geçemezsiniz. Taşı parçalayan, suyun gücü değil; damlaların sürekliliğidir." Matbaa'ya karşı 150 yıl boyunca başarıyla izlenen tutum, internet ve sosyal medya karşısında bu nedenle aynı sonuçları üretemez.



8 Nis 2014

Başa dönme şansınız olsa; yaptığınız işi yine yapıyor ve/veya farklı mı yapıyor olurdunuz?


Bir girişimcinin, geçmişe dönük sorgulamaları daima yararlıdır. Ancak bu sorgulama, yanlışları veya pişmanlıkları su yüzüne çıkartmak için değil, geleceğe yönelik farklılaşma çabalarına ışık tutma amaçlı olmalıdır. Strateji üretimi, doğru soruların sorulması ve yanıtlarının en dürüst şekli ile verilmesiyle başlar veya başlamalıdır.

Sürdürülebilir karlılık, Michael Porter'e (position based view of strategy) göre, seçtiğiniz endüstrinin dinamiklerince belirlenir ve aldığınız pozisyon, kaderinizdir. Collis ve Montgomery'e gore (resource based view of strategy), girdiğiniz endüstrinin dinamikleri kadar, kurumsal yetenek ve kaynaklarınızı kullanış biçiminiz başarınızın temelini oluşturur. Treece ise (dynamic capabilities ), içinde bulunduğunuz endüstrinin fırsat ve tahditleri ile ilişkilendireceğiniz kaynak ve yetenekleriniz bugün itibariyle uygun olmayabilir ama, adapte edilebilir, geliştirebilir veya dışardan sağlanabilir yaklaşımı ile koşulların gerektirdiği bilgi, kaynak ve yeteneklerin sürekli iyileştirilmesine dikkati çekmektedir.

Bu yaklaşımların ışığında; bir girişimcinin geleceğe yönelik sorgulaması, tehlikeli olduğundan daha faydalı olan ve içinde bulunduğu endüstriyel koşullar ile bu koşullar içinde almış olduğu stratejik pozisyon ve yeteneklerine bağlı iş yapış şeklini gözden geçirmesi ile başlamalı ve sihirli bilgi ve deneyim küresine bakarak aşağıdaki iki sorunun yanıtını aramalıdır. Bu soru/cevap girişimi, elbette kurumsal veya bireysel vizyon ve geleceğe yönelik hedeflerden bağımsız düşünülmemelidir.

1- Yeniden başlama şansım olsaydı; içinde bulunduğum sektöre tekrar girer miydim? Elbette, başladığı koşullar ile içinde yaşadığı koşullar haylı farklılaşmış olabilir ve sektörel çekicilik ve rekabet olumlu yada olumsuz önemli değişimlerden geçmiş olabilir. Ancak, sorunun yanıtını, içinde yaşadığı koşullar, hergün yüzleştiği ve üstesinden gelmeye çalıştığı sorunlar ve hala devam etme motivasyonunu sağlayan fırsatlar gözönünde tutularak vermelidir.

2- İş yapış şeklimi, (üretim teknolojileri, markalaşma, organizasyon, dağıtım kanalı, müşteri profili, ARGE vs.) aynı şekilde sürdürür müydüm? İlk sorunun cevabı evet veya hayır olsa da; yepyeni veya mevcut olanın geliştirilmesine ilişkin arayışın ve öncelikli değişim çabalarının ne olması sorusunun yanıtı burada ortaya çıkacaktır.Çünkü bu sorunun cevabı, mevcut endüstriyel koşullar, rakipler, kullanılan teknoloji, mali kaynaklar, organizayon ve tüketici beklentilerindeki değişimlerin tümünün dikkate alındığı bir sentez olacaktır.

Mintzberg'in söylediği gibi, strateji bir sentezdir ve sezgisel tarafı ağır basar. Ardından ise bu stratejiye dayalı, stratejik planın hazırlanması, uygulamaya alınması ve sürekli ölçümlenmesi faaliyetleri gelir ve analiz/bilgi temelli olmak zorundadır.

Elbette, içinde bulunduğu endüstri ve şirketinin konumuna ilişkin herhangi bir sorgulama gereksinimi hissetmeyen girişimciler de olabilir. Bu koşullarda; her iki soruda anlamını yitirir ve Tolstoy'ın etkileyici sözleri kulaklarda çınlar. "Herkes,, dünyayı değiştirmeyi düşünüyor ama kendini değiştirmeyi düşünen hiç kimse yok"
“Everyone thinks of changing the world, but no one thinks of changing himself.”  Leo Tolstoy